Sayfalar

23 Temmuz 2011 Cumartesi

NOT:UZUN ZAMAN ALSA DA AFFETTİM SENİ

   Affettim seni... Hayatımda kaç kişiye affettim seni diyebildim bilmiyorum. Ne kadar da zordur affettim seni diyebilmek. Ya da benim için öyle. Hayatında hiç affetmediğin bir kişi oldumu senin hiç. Bazen insan kendini bile affedemiyor. Tabi bir yandan durum affedememek olunca hayatlar kararır, iç çekişmeler çelişkiler başlar. Ne zordur değil mi seni affettim demek. Halbuki affedememenin ağırlığı sadece kendine zarardır. Bunu diyorum ya zannetme ki ben herşeyi affettim hayatımda, ama olsun bu bir başlangıç. Bu gün karar aldım kendi kendime ... herşeyi herkesi hatta kendimi bile affedeceğim. Neden mi affedememek yükünü daha fazla üzerimde taşımamak için, neden mi kendim için, neden mi yeni bir hayata başlayıp yeni hatalara yol vermek için. Neden mi affedemediklerimin de üzerinden kendi yükümü almak için .
   Bence bu hamle ile hayatlar değişecek sorgulamalar bitecek , geri dönüşler kalmayacak. Çok inandım buna ben. Belkide inanmak herşey. Bugün  içimdeki  her yükü affettim seni deyip evrendeki boşluğa gönderiyorum. Hatta arkalarına bir de not yazmayı düşünüyorum. UZUN ZAMAN ALSADA AFFETTİM SENİİ....

12 Temmuz 2011 Salı

GOLDEN BEACH CLUB :))

   Şu son zamanlarda internet üzerinden indirimli satın alabildiğiniz ürünler arasında yaz aylarının sıcak etkisi sayesinde havuz, beach gibi yerlerden indirimli giriş alabiliyorsunuz.
Bizde pazar gününün o deli sıcağında evde oturmak yerine çocuklarda eğlenmeli misali Sarıyer'in taaaa tepelerinde bir yerlerde (hayatımda böyle yerlerin olabileceğini bilmezdim) Karadeniz'in başlangıcı sayılacak  özel bir plaja gittik. Girişte bizi karşılayan tiplerin ilk uyardıkları konu ön sıralar satıldı 2. ve ya 3. sıralara yerleşebilirsiniz. Önce birbirimize baktık ve hafifçe gülümsedik. Demekki neymişşş kampanya ile satın aldığın bir yerde yaklaşım ikinci kalite olabiliyormuş. Olsun dedik kendimiz kendimize hiç moral bozmak yok bugün harika bir gün olacak ve acayipp dinleneceğiz. Biz ilk gelen ailelerdendik ufak ufak kalabalıklaşmaya başladı ortalık , ama esen rüzgar manzara denizin sesi o anda herşeye değerdi. Etrafta konuşulanlara kulak kabartınca bu gittiğimiz yerin müdavimleri varmış. Denizin bulanıklığı veya temiz olmaması her zaman görülen bir şey değilmiş. Rüzgar mahvetmiş denizi gibi konuşmalarrr.... Olsunnn biz yine mutluyuz çocuklar acayip eğleniyorlar denizden hiç çıkmadılar denebilir. Uzun zamandır tatil yapmamış olmamızdan  gerek evde güneş koruyucu falan filan hiç birşey yoktu sabah erken saatte akıl ettikte iyiki bir yerlerden 50 faktör bişiler bulduk.
   Buraya kadar herşey harikaydı deniz güneş rüzgar kum ( eh işte) keyfimiz yerinde. Etrafı inceledik bol bol ...
Mizahçı olsaydık gerçekten buradan acayip prim çıkartabilirdik diye espriler yaptık. Evden yaptığımız küçük sandiviçleri etrafta herkesin tırtıkladığı birşeyler olduğunu görünce bizde atıştırdık. Eeee madem etrafta suç ortakları vardı durumu değerlendirmek gerekiyordu mutlaka. (Giriş: Tesisimize dışarıdan yiyecek içecek sokmak yasaktır.) :)) Tabi deniz güneş sürekli bir acıkma modu içerisinde oluyorsunuz. Eee dedik hepte sandiviç mi yiyeceğiz gidelim bakalım cafelerinde neler var.
   Yiyecek çeşitleri çok gibi gözüksede öncelikle elemanları yetersizdi. Etrafta işletmesini üstlendiğini düşündüğümüz bir bayan vardı ve misafirleri olarakta ailesi. Etraftaki müşteriler ile ilgilenmek yerine elleri ile ailesine hizmet etti. O masa hiç beklemeden oldukça güzel bir hizmet aldı. Menüye baktığımızda ise sanki akşam yemeğinde şık bir restaurantta yiyebileceğimiz mezeler, et ve balık kombinasyonlarını gördük.
   Halbuki saat henüz 15.00 ti ve biz sadece tabir yerinde ise tırtıklayacak bişiler istiyorduk. Menülerdeki fiyatlara iyi bir balık veya iyi bir et yemek istesek zaten bunları nerde bulabileceğimizi biliyoruz. Patatesin çeşitlerinden oluşan (normal patates kızartması- elma dilimli patates kızartması- sigara böreği ve sosis tabağı(patates kızartmalı)) gibi bir menü vede içeceklere 2 bira 4 kola olmak üzere 150 tl verdik. Bilmem bize o anda hiç patates kızartmasına bu kadar para vereceğimiz aklımıza gelmemişti.
   Tesis çok güzeldi fakat işletme bir o kadar yetersiz. İşletmecilere göre o gün bir patlama yaşamışlar çok şaşkınlık içerisindelermiş. Fakat biz yemek esnasında aldığımız hizmette iyiki de kampanya esnasında almışızda gelmişiz buraya yoksa değerinden çok fazla bir para vereceğimiz için üzülürdük diye düşündük.
   Sonuç olarak çocuklar mutlu biz dinlenmiş  ve iki güneş yüzü gördük diye sevinerek evimizin yolunu tuttuk.
Darısı bir dahaki kampanyaya ve ayırabileceğimiz zamana .....:)))

11 Temmuz 2011 Pazartesi

GÜÇLÜ OLMAK NEDİR ?

Çok düşündüm bu konuyu.. Güçlü olmak nedir ?
Ağlamak, ağlamamak, kavga etmek-etmemek, kadın  ya da erkek olmak, anne olmak , hatta çalışan anne olmak, gülmek, sinirlenmek, bağırmak , sakin olmak, sessiz olup sukunetini bozmamak. Nedir acaba ?
Ağladığında güçsüz mü oluyorsun ? Zayıf karakterli mi ? Ya da derdini en yakın dostunla paylaştığında.
Hele küfrettiğinde bağırıp çağırdığında kötü karakterli mi oluyorsun? Peki bunları da yapmazsan nasıl hayatta kalabiliyorsun.
Sonra hayat nedir diye sormaya başladım. Acaba sormamalı mıyım ? diye de düşündüm. Olduğu gibi mi yaşamak lazım gelir sormadan sorgulamadan. Güçlü olmak bu mudur ki?
Gülmeyi unuttuğun zamanlarda sadece gülmeye çalışarak güçlü olduğunu mu göstermeye çalışmaktır hayat. Hiç yokkk yoruldum ben deme lüksü yok mudur insanın. Desede cevap verecek biri var mıdır yukarlarda bir yerlerde. Halbuki zayıf olmak ile güçlü olmak  arasında ne kadar ince bir çizgi var bizim fark edemediğimiz.
Güçlü olmak yada olmamak neden bu kadar önemlidir. Vazgeçmek gibi bir tercihi olamaz mı insanın .......